Soğan ve kabukları soyulmuş domatesler küp küp doğranır. Biberler ince ince dilinir, maydanozlar kıyılır, cevizler kırılır. Hepsi bir güzel tuz ve zeytinyağı da katılarak harmanlanır. Üzerine arzunuz kadar nar ekşisi gezdirilerek servis edilir. Arzu ederseniz resimdeki gibi servis tabağının kenarına kıvırcık da koyabilirsiniz.
Afiyet olsun.Malzemeler
1 Adet orta boy kuru soğan
5-6 Adet özenle seçilmiş kırmızı, kokulu domates
1/4 Demet maydanoz
1 Avuç dolusu dişe gelir şekilde parçalanmış ceviz
1-2 Adet Sivri biber
Nar ekşisi
Zeytin yağı
Türkiye Şarap Üreticileri Derneği
ve Sevilen Şarapları Yönetim Kurulu Başkanı Coşkun Güner, şarap sektörünü restoran politikalarının daralttığını söyledi. Güner, restoranların, ‘rakının mezesinden, şarabın kendisinden kazanma’ anlayışının şarap sektörünü küçülttüğünü belirtti. Üzüm ve şarapçılığın katma değerinin çok yüksek olduğunu, bu konunun devlet politikası olarak ele alınması halinde ülkeye çok ciddi getirilerin olacağını vurgulayan Güner, “Üzümün, şarapçılığın kaynağı Anadolu, ama o zamanki şarapçılık şu anda Türkiye’de yok” dedi. Güner, Sevilen Şaraplarının babası İsa Güner tarafından 1942 yılında İzmir’de kurulduğunu, bu tarihten itibaren şarap sektörünün köklü bir firması olarak hizmet verdiklerini anlattı. Güner, Denizli’nin Güney ilçesinde 1200, İzmir’in Menderes ilçesinde ise 450 dekarda üzüm yetiştirdiklerini söyledi. Çanakkale, Tekirdağ ve İzmir’de fabrikalarının bulunduğunu ifade eden Güner, 8 bin tonluk üretim kapasitesine sahip olduklarını anlattı.
Güner’in verdiği bilgiye göre Sevilen, yurtdışında Hollanda, Belçika, Almanya, Finlandiya’ya şarap ihracatı yapıyor. Marka
10’a yakın değişik isimde şarap üretimi gerçekleştiriyor.
‘Sofra şarabı olmayalım’
Dünyada şarap satışında ciddi rekabetin olduğunu, Şili ve Güney Afrika şaraplarının çok ucuza satıldığını dile getiren Güner şöyle
devam etti: “Dünya şarapları arasında ancak kalitemizi yükselterek daha çok sofra şarapları tipinde değil de kaliteli şaraplarla, pazarda yer edinebiliriz. Biz de o yönde çalışma yapıyoruz. Sektörün desteklenmesi Türk şarapların dünya platformuna taşır. Tarım Bakanlığı ile şarap sektöründeki firmaların birlikte hareket etmesi lazım.” (aa)
Rakının iki katı
Türkiye’de
kişi başına düşen şarap miktarının bir litreyi bulmadığını dile getiren Güner, şöyle konuştu: ”Türkiye’de şarap üretimi 30-35 milyon litre arasında. Son senelerde büyükşehirlerde şarap evlere girmeye başladı. Marketlere satış yapıyoruz. O bakımdan biraz daha sevinçliyiz. Bir üzüntümüz de şarapların restoranlarda ve otellerde çok pahalıya satılması. Bir şişe rakı 40-50 liraya satılırken şarap 60-70-100 liraya kadar satılıyor. Niye böyle yaptıklarını sorduğumuzda, ‘Rakının mezesinden, şarabın kendisinden kazanıyoruz’ diye savunmaya geçiyor restoran sahipleri. Bu da sektörü daraltıyor.”
RAKI HATTAN: 6 cl Efe yaş üzüm rakısı, 3 damla Martini Rosso. Soğutulmuş rakı ile Martini Rosso bir kap içerisinde karıştırılır. Daha sonra dry martini bardağına dökülür. Kılıç kürdana saplı misket karpuz ile servis edilir.
RAKI TİNİ: 6 cl rakı, 3 damla dry martini. Soğuk rakı ile dry martini bir kap içerisinde karıştırılır. Daha sonra dry martini bardağına dökülür. Kılıç kürdana saplı misket kavun ile servis edilir.
RAKI'N ROLL: 2 cl rakı, 1.5 cl. yeşil elmalı votka, 1.5 cl. Monin fındık şurubu, 1.5 cl. vişne 2 cl limon suyu. Buz dolu shaker'ın içerisine malzemeler konur ve karıştırılır. Büyük martini bardağına süzülür. Süslemesi için ananaslar üçgen şeklinde dilimlenir. Kılıç kürdana kokteyl kirazı ve ananas takılır.
HARMAN DALI: 2 cl rakı, 2 cl. passoa likörü, 1 cl limon suyu, 1 cl. nar şurubu, 1 cl. Monin Irish, 10 cl. kiwi şurubu. Malzemeler karıştırıcıda üç veya dört tane buz ile karıştırılır. Long drink bardağında servis edilir. Elmadan bir büyük bir de küçük kalp kesilir. Büyük kalp elma üzerine küçük kalp elma kılıç kürdan ile tutturulur.
Tüm ölçüler bir bardaklık.
Maximilian J.W. Thomae (39), 13 yıldır Türkiye'de yaşıyor. Heybeliada'da oturuyor. Türkiye ve İstanbul hayranı. Çok iyi Türkçe konuşuyor, ayrıca rakıyı da seviyor. İstanbul Mövenpick Oteli'nin Alman Başaşçısı Thomae, rakı mezelerine alışılmadık tarzlar ekledi. Almanya'da "Professional&Business School Miesbach"da eğitim gören Alman Başaşçı, 22 yıl önce başladığı profesyonel iş yaşamına Almanya ve Avusturya'da devam ettikten sonra, 13 yıl önce Crown Plaza Holiday Inn İstanbul'da çalışmak için Türkiye'ye geldi.Yaratıcı ve yetenekli şef, Türk mutfağında kullanılan malzemelerin ve yemeklerin çeşitliliğinin olağanüstü olduğunu söylüyor ve hemen ekliyor: "Ben Türk hayranıyım. Ayrıca benim dünyaca bilinen ve sevilen Türk mutfağını değiştirmek gibi bir fikrim olmaz, olamaz da. Ben sadece yeni tarzlarla mezeleri günümüze uyarlamak istiyorum. Tabii ki bunlar Türk mutfağının lezzetlerini zedelemeden yapılan küçük modern dokunuşlar oluyor."
Thomae, Avrupa ve Türk mutfağının kombinasyonu ile daha önceleri de birçok ödül aldı. Bir yıl önce şef olarak Mövenpick Hotel Istanbul'da çalışmaya başladı. Geçtiğimiz günlerde Efe 3 rakısının tanıtımı için yeni mezeler üretti. Bu mezeler yine aynı otelin barmaid'i Elif Tosun'un yaptığı rakı kokteylleri ile sunuldu. Tanıtım için yapılan bu meze ve rakı kokteylleri o kadar tuttu ki, şimdi de otelin mönüleri arasına girdi.
Leblebi yapılacak nohut, taş, toprak, çöp gibi artıklardan arıtılır. El eleği ile de boylarına göre nohut ayrımı yapılır ve kavrulur. Tavlama denilen birinci kavurmadan sonra, sıcak olarak, naylon olmayan çuvallara konularak iki gün dinlendirilir. Bu sürede birbirini pişirir.
İkinci kavurma yapılarak yine çuvallarda iki gün daha bekletildikten sonra kuru bir yere serilerek 15-20 gün dinlendirmeye bırakılır. Bu dinlendirme süresiı az olursa, nohut leblebi olunca lezzetsiz olur. Birinci tavlamada yeterli şekilde kavrulmayan nohut son kavrulmada bölünerek kırığı çok olur. Bu kırık nohut tekrar kavrularak kırık leblebi yapılır.
Son tavlamadan sonra, bir teneke nohut alınarak üzerine bir miktar su serpilerek çuvala konulur. Nemlendirilmiş nohut çuvalda bir gün bekler ve üçüncü kez kavrulur. Bu kavurmada nohudun kabukları soyulur.
Bir veya iki gün sonra isteğe göre bu leblebi yeniden kavrularak tam leblebi olur ve yenilecek kıvama gelir.
Evde Leblebi İmalatı
Yeni Rakı, The Global Drinks Marketin yayın organı Impact Databank'in 2009 yılı "Dünyanın En İyi 100 Distile Alkollü İçkisi" listesinde satış cirosu olarak 26, litre satış hacmine göre ise 62'inci sırada yer aldı.
Mey İçki'den yapılan açıklamaya göre, geçen günlerde "International Wine and Spirits Report" tarafından 2009 yılının "Dünyada En fazla Büyüyen Aromalı Yüksek Alkollü İçki Markası" seçilen ve ardından Çin'de lansman gerçekleştiren Yeni Rakı, dünyaca ünlü bira, şarap ve distile alkollü içkiler sektörü için veri analizleri yapan The Global Drinks Marketin 2009 yılı Impact Databank baskısındaki "Dünyanın En İyi 100 Distile Alkollü İçkisi" listesine girdi.
Yeni Rakı, Impact Databank'ın açıkladığı 2009 raporuna göre, küresel pazarda satış cirosu olarak 26, litre satış hacmine göre ise 62'inci sırada yer aldı.
Mey İçki Üst Yöneticisi Galip Yorgancıoğlu, konuya ilişkin değerlendirmesinde, Yeni Rakı'nın Amerika'da geniş bir dağıtım ağı bulunduğunu anımsatarak, şunları kaydetti.
"Avrupa'da, örneğin Almanya'da içki satılan her 100 noktanın 67'sinde, Hollanda'da ise 48'inde yer alıyoruz. Avrupa'da yakaladığımız bu başarıyı, geçtiğimiz günlerde Çin'de bir lansman yaparak Asya'da da yakalamak üzere yola çıktık. Yeni Rakı'yı dünyada hakkettiği yere getirmek için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz."
http://www.marketingturkiye.com
Bu sene 10'uncu yılım, içki içmiyorum. Oysa çok iyi bir içki içiciydim. Yazları ve baharları balık pazarını, deniz kenarlarını kaçırmayan biriydim. Herkes rakı sofrasında benimle keyif yapmak isterdi. Ama bir an geldi ağzıma içki koyamaz oldum. Zaten ben 40 yıldır meditasyon yapıyorum. 'Secret'lar falan yeni çıktılar ama biz 40 sene önce 'Secret'ı uyguluyorduk zaten. Şu an evrensel enerjide 'beş iki'yim.
Evrensel enerji; bir, iki, üç diye başlıyor, sonra beş, beş iki oluyor, sonra yedi, en yüksek de 11 oluyorsunuz. Ama yediden sonra hayatınızda bir sürü şeyin değişmesi gerekiyor. Mesela beslenmeniz siz istemeseniz de değişiyor, benim içki olayımın bittiği gibi... Birden bire bir dağın tepesine ya da küçük bir deniz kasabasına çekilen insanlar vardır ya; onlar isteyerek yapmıyorlar onu. Öz ruhları istiyor bunu. Ben 'beş iki'de durdum, çünkü dünyadan çok kopmaya niyetim yok.http://www.gazeteport.com.tr
TAPDK verilerine göre, alkollü içki satışlarındaki gerileme, tamamen bira satışlarındaki düşüşten kaynaklandı. 2009 yılının Ocak-Haziran döneminde 485 milyon 319 bin 462 litre olan bira tüketimi, bu yıl 472 milyon 889 bin 185 litreye indi. Bu şekilde bira satışlarında 12 milyon 430 bin 277 litrelik bir azalma meydana geldi.
Rakamlar, vatandaşın bu yıl yüksek alkollü içkilere yöneldiğini de ortaya koydu. Bu yılın ilk yarısında şarap ve rakı başta olmak üzere, viski, kanyak-brendi, cin, votka, likör ve vermut gibi alkollü içkilerin satışlarında artış görüldü.
Geçen yılın 6 ayında 22 milyon 245 bin 231 litre olan rakı satışı da, bu yıl 23 milyon 675 bin 75 litreye yükseldi. Böylece rakı satışlarında yüzde 6,4'lük artış yaşandı ve ülkemizde geçen yıla göre 1 milyon 429 bin 844 litre daha fazla rakı tüketildi.
6 aylık dönemde şarap satışları da, 20 milyon 885 bin 511 litreden 27 milyon 414 bin 174 litreye çıktı. Bu şekilde şarap satışlarında oransal olarak yüzde 31,3, litre bazında da 6 milyon 528 bin 663 litre artış oldu.
Bu dönemde votka satışları da, geçen yıla göre yüzde 19,5 oranında arttı. Votka satışları, 4 milyon 596 bin 216 litreden 5 milyon 491 bin 883 litreye yükseldi.
Likör tüketimi 656 bin 804 litreden 702 bin 254 litreye, kanyak-brendi tüketimi 217 bin 226 litreden 259 bin 878 litreye, vermut tüketimi de 145 bin 997 litreden 187 bin 904 litreye çıktı.
Şampanya satışlarının da arttığı bu dönemde, 94 bin 144 litre yerine, 119 bin 548 litre şampanya patlatıldı.
-GÜNLÜK SATIŞLAR-
Bu yılın Ocak-Haziran dönemindeki alkollü içki satışlarına göre, ülkemizde günde ortalama 2 milyon 964 bin 553 litre alkollü içki tüketiliyor.
Bu rakam birada 2 milyon 627 bin 162 litre, rakıda 131 bin 528 litre, şarapta 152 milyon 301 bin litre, viskide de 6 bin 365 litre olarak gerçekleşiyor.
http://www.stargazete.com
İnternetten cami ziyareti, 'free download Ramazan davulu', oruç sonrasına mahsus masaj aleti... Dileyene Meksika restoranında, dileyene plajda iftar... Hurmalı cheesecake de var, alkolsüz mojito da... Kafalar karıştıkça Ramazan kültürü ve edebiyatı ayrı şenleniyor...
Karagöz ile Hacivat’ı Che Guevara’yla aynı karede, insan sadece camları açık bıraktığı bir gün sabaha karşı rüyasında görür gibi geliyor. Ama yok... İstanbul, Tünel’de hizmet veren Cuba Bar’ın Ramazan ayına mahsus afişinde birlikteler; üstelik daha fazlası da var. Küba caddeleriyle özdeşleşen mavi bir antika otomobil, leziz bir taco, en önde de kızıl yıldız... Cuba Bar’ın işletmecilerinden Taylan Özgür Yalçın, geçen yıl Ramazan’da böyle bir program hazırlamaya cesaret edemediklerini söylüyor. En çok çekindikleri, mekâna gelip giden Küba Konsolosluğu kadrosu olmuş. Sonuçta Castro ve Che fotoğraflarıyla açılan bir web sitesine sahip mekânın konsoloslukla organik olmasa da bir gönül bağı mevcut. Konsolosluğun çeşitli etkinlikleri de burada yapılıyor. Önce iftar programını fazla yerli bulacaklarından endişe etmişler. Ama bu yıl onların da fikre sıcak bakmasıyla fark etmeden ‘devrimci’ bir harekete imza atmışlar.
Bu ay boyunca Yalçın’ın ‘Caribbean’ olarak telaffuz etmeyi tercih ettiği Karayip müzikleri programı bâki. Mönüde de radikal bir değişiklik yok. Geleneksel Küba pilavı Arroz Congri de, picadillo da yiyebiliyorsunuz. Sadece, iftar için hazırlanan yemeklerin hiçbirine Küba mutfağında sıkça kullanılan alkol eklenmiyor.
Alkolsüz meyve kokteyllerini sorarken el artırıp ‘alkolsüz mojito’ yapıp yapmadıklarını sordum. Ben utandım; tabii ki varmış. İsteyene iftar sonrası mojitolar sadece şeker şurubundan...
Peki sahur? Yalçın, “O kadar uzun boylu düşünmedik” diyor gülerek ama Cuba Bar sabah 5’e kadar açık. Castro duymasa iyi olur.
http://www.radikal.com.tr