Rakı
MEĞER bir süredir rakının da sahtesi yapılıyormuş. Rakının sahtesini içenlerden 7 kişi bir gecede ölüp de, 26'sı da hastanelere kaldırılınca durum ortaya çıktı.
Hoş, gerçek Türkiye'nin yanında; tüm tarihiyle birlikte sözde "zevahiri-görüntüyü-imajı" kurtarmak için, sahtesi de yaratılmışsa; neden yapılmasın sahtesi rakının da?
***
Gerçi Türkiye'nin sahtesinden yana olanların primi, gerçeğinden yana olanlarınkini kaç kuşaktır solda sıfır bıraktı ama; görünen o ki, bir hayli çalkantılı geçeceğe benzeyen önümüzdeki 20-25 yıl içinde, Türkiye'nin sahtesini yaratma kurnazlığının da bedeli, köküne kadar ödenecek...
Ne olacaksa olacak, yaşayanlar görecek...
***
Dünkü Milliyet'in manşetinde Ömer Erbil'in ortaya çıkardığı, temelleri atılıp inşaatı yarım bırakılmış sahte kültür merkezlerini de; kapalı duran sahte havaalanlarını da; nihayet göle dönüşen Adana'nın sahte metro girişimini de, bir yana bırakalım...
Ancak gelmiş geçmiş politikacılardan rica etmeye, içeride pek kimsenin gücünün yetmediğini; 21. yüzyıl rahatça dileyebilir genç kuşaklardan:
- Lütfen bir bardak su ver, sahte olmasın...
***
Halen piyasada binlerce şişe sahte rakı varmış. Tıpkı sahte müteahhit, sahte tarih kitabı, sahte övünme, sahte hamaset gibi...
Dikkat etmek gerek, birincisi hemen öldürüyor çünkü; ötekiler yavaş yavaş, "cüzdani" getiri azaldıkça öldürmede...
Evet, evet bugün bir yana bırakalım, sahte Türkiye'nin sahte çiçeklerini de; gerçek Türkiye'nin özgün tadına doğru uzanalım rakı konusunda...
***
"Rakı" sözcüğü ilk kez ne zaman girdi Türk şiiriyle, Türk edebiyatına bilemiyorum...
Ama gerçek dışı bir Türkiye'nin, sahtekârlarına karşı kahırlanan boynu bükük kalemlerin, ortak bir avuntu simgesiydi rakı.
İşte 58 yaşında yitirdiğimiz Metin Eloğlu'nun, ölümcül sahte rakılar çıkmadan önceki 2 dizelik "Şişedeki" şiiri:
Şişede durduğu gibi durmaz ki kafir,
Tutar, insana yaşamayı sevdirir.
Bu da yine Eloğlu'nun, siyasal parti merkezleriyle, mizah özgürlüğüne karşı çıkanların çayır girişine asılası "Çilingir Sofrası":
Bu zıkkımın yanında
Arnavutciğeri ister, bir
Çiroz salatası ister, iki
Cacık ister, üç.
Adalet, müsavat, hürriyet demeye
Sadece yürek ister.
***
36 yaşında, her zaman var olarak gözden kaybolan Orhan Veli'nin, rakı üstüne yazılmış okyanus boyutlu şiiri:
Eskiler alıyorum
Alıp yıldız yapıyorum
Musiki ruhun gıdasıdır
Musikiye bayılıyorum
Şiir yazıyorum
Şiir yazıp eskiler alıyorum
Eskiler verip musikiler alıyorum
Bir de rakı şişesinde balık olsam
***
Orhan Veli'nin yukarıdaki şiiri, Varlık dergisinde yayımlandığı günlerde, akşam sofralarının çok bilmiş takozlarından bazıları, şiiri yadırgamışlardı.
Bir tanesi de şöyle diyordu:
- Rakı şişesi yanında bir de balık olsa, diyeceğine; şaşırmış ne yazacağını...
***
O dönemlerde henüz Türkiye'yi kurtarmaya gönüllü amatör politikacılarla, bazı çevrelere yandan göz kırpma sevdalıları bollaşmadığından; bir hayli yadırganan genç ozanların, sadece eleştirisi yaygındı.
***
Eski radyoevi müdürlerinden Münir Müeyyet'in de, gizli kalmış bir şiiri vardır rakı üstüne:
Bir kadeh rakı,
Getiriyor aklıma bir kadını.
İki kadeh rakı, on kadını.
Ve kaybedince sayılarını
İstiyorum her kadını, her kadını...
***
Osmanlı döneminin gazellerinde de, fıkralarında da, hep şarap ön plandaydı.
Şeyh efendilerden birini, bir dostunun evinde şarap içerken gören genç müridi; "Kuran'da yerini buldunuz da mı içiyorsunuz" anlamına soruyordu:
- Yerini buldunuz mu efendim?
Kafayı tutmuş olan şeyh efendi de, yanıt veriyordu:
- Buldum, buldum, aşağıda bodrumda...
***
Şarap içerken yakalanan Bektaşi de kendisini şöyle savunuyordu:
- Kuran-ı Kerim'de "Şarabın damlası haramdır" diye yazıyor. Ben de, şarap bardağının içinden küçük parmağımın ucuyla o haram damlayı çıkarıp atıyorum, gerisi helal kalıyor.
***
17. yüzyıl Divan şairlerinden Şeyhülislam Yahya Efendi'nin de ağız sulandıran gazelleri vardır şarap üstüne...
Rakı üstüne yazsa acaba ne yazardı diye düşünüyor insan.
Bir tanesinin ilk beyitlerini, şarap yerine rakıyı yerleştirerek, Türkçeleştirmeye çalıştım bendeniz; eğlenmek için hani...
Ey hoca, bırak da zevk alalım şu keyifli cihandan
Ayağımızı kesme bizim, meyhane denen canım alandan
Sevgiliyle birlikte içelim rakıyı keyfedelim
Cenneti sağken yaşayalım geçerken şu dünyadan
***
Enseyi karartmayın. Madem bundan böyle rakının gerçeğini ayırmak gerekiyor sahtesinden; sıra elbet Türkiye'ye de gelecek, gerçeğini ve gerçeklerini görmek için...
Milliyet
03.03.2005