http://img30.imageshack.us/img30/3598/120x600ads.jpg
http://img535.imageshack.us/img535/7039/300x250ads.jpg
http://img535.imageshack.us/img535/7039/300x250ads.jpg

dailyvideo

http://img535.imageshack.us/img535/7039/300x250ads.jpg

Rakı öldürür mü?



Fotoğrafı gördünüz mü?
Jandarma Komutanlığı sahte rakı şişeleri ele geçirmiş. Rakıları bir masa üzerine dizmiş, arkaya iki Türk bayrağı ve bir Atatürk kabartması koymuş. Çağırmış basını, göstermiş.
Masaya baktım, "katil şişeler" Ata'nın hiddetli bakışları altında, içinin zehrini gizleyen bir katil masumiyetiyle hizada duruyordu.
* * *
Neler görmedi ki o masa:
Silahlar... kitaplar... daktilolar... zafer işareti yapan eylemci çocuklar...
Ve şimdi "şişede durduğu gibi durmayan" rakı şişesi de belasını arayan zanlılar arasında... Birazdan sorguya götürülecek:
- Adın?
- Rakı.
- Ne demek lan o?
- Irak'ta doğmuşum. Adımı "Iraki" koymuşlar, zamanla "rakı" der olmuşlar. Öldürmek kastım yoktu, sadece eğleniyorduk.
* * *
Geçen gece bir mey'hanenin çilingir sofrasında keyifle rakı tokuşturanlara baktım; tiryakiler hiç de ürkmüş gibi görünmüyordu.
Onca operasyon sonrası teşhir edilen bunca çocuk, silah, kitap, daktilo, o çocukları vurmaktan, okumaktan, yazmaktan caydırabildi mi ki; AIDS, kaçamak aşkı öldürebildi mi ki, kaçak rakı akşamcılığı öldürsün...
Sadece esprisi yapıldı bizim sofrada da:
Acaba sigara paketine "Sigara öldürür" yazıldığı gibi rakı şişesinin etiketine de "Rakı öldürür" yazılmalı mıydı?
"Şöyle yazalım" dedi bir başkası:
"Rakı öldürür... ama sadece mikropları..."
* * *
1950'lerde İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay içkiyle mücadele başlattığında akşamcılar, inat olsun diye rakı şişesinin adını Vali'nin kısa boyuna atfen "Fahrettin Kerim" koymuşlardı.
Sofraya oturan,
"Garson, aç bakalım bir Fahrettin Kerim..." derdi.
Hatta fıkrası bile çıkmıştı:
Gökay, Yeşilay derneğinde içkinin zararlarını anlatıyormuş:
"Rakının her bir kadehi, hayatımızdan bir saat götürür" demiş.
Konferansı dinleyen Neyzen Tevfik itiraz etmiş:
"Yahu" demiş, "...bu hesaba göre ben öleli tam 40 yıl olmuş."
* * *
Atatürk de inanmamıştı rakının kendisini öldüreceğine...
Son döneminde doktorları bazı geceler bir büyük şişe içtiği rakıyı kesmesini tembihleyince bu eski dosta laf ettirmemişti:
"Ben çok eskiden beri rakı içiyorum, hiçbir şey olmadı. Hastalığıma başka sebep arayın."
Ve kadehini doldurturken Bismarck'ın bir sözünü millileştirmişti:
"Gerekirse doktorumu terk ederim, rakımı terk etmem."
* * *
Mukadderata inanan toplumlar, ölüm karşısında cesur oluyor.
Geçen geceki anason kokulu çilingir sofrasında, akşamcıların Azrail'e nanik yaparcasına rakı kadehi tokuşturmasından anladım bunu...
Zaten "çilingir sofrası"nın adı da bir çilingir maharetiyle insanın kapılarını açıp içini ortaya sermesinden geliyormuş.
Çağırın çilingiri, açın şişeyi, için kadehi, girin ruhunuzdan içeri...
Orada, cümle derdi kasveti unutturan o tatlı mahmurluk uğruna eceli bile göze alan bir cengâver göreceksiniz.
Hayatla baş etmek, ölümle baş etmekten de zor çünkü...
O yüzden hiçbir tehdit, yasak, uyarı işe yaramıyor.
Öyle olmasa, RTÜK Başkanı'nın kaynanalı programlara ateş püskürdüğü gecenin birincisi yine bir kaynana programı olur muydu?
Orada da hayatın acılarını unutturan bir rakı sarhoşluğu yok mu?

Posted by seyfi on 1:22 AM. Filed under . You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0

0 comments for �Rakı öldürür mü?�

Post a Comment

Recent Entries

Recent Comments

Photo Gallery

Rakılı Haber